04 Eki 2024
III. Kayseri Mimarlık Festivali: “Yeniden Anlatılan Hikâyeler”
Mimarlık Haftası kapsamında TMMOB MİMARLAR ODASI Kayseri Şubesi'nin düzenlediği III. Kayseri Mimarlık Festivali ''Yeniden Anlatılan Hikayeler'' etkinlik programı aşağıda yer almaktadır.
III. Kayseri Mimarlık Festivali: “Yeniden Anlatılan Hikâyeler”
TMMOB Mimarlar Odası Kayseri Şubesi tarafından 3-5 Ekim 2024 tarihlerinde üçüncüsü düzenlenecek olan Kayseri Mimarlık Festivali’nin bu seneki teması “Yeniden Anlatılan Hikâyeler”.
Festivalin temasına odaklanan proje ve araştırmalarını paylaşacak konuşmacılar arasında Ahmet Sezgin, Cem Sorguç, Chen-Yu Chiu, Christele Harrouk, Elif Çelik, Hayriye Sözen, Kadir Uyanık, Kim Seunghoy, Melis Cankara, Melis Varkal, Merve Gedik, Mucip Ürger, Nevzat Sayın, Zeynep Eres ve Zeynep Hagur var.
Festival bu sene temaya uygun olarak, yakın zamanda yeniden işlevlendirilmesi gündemde olan Abdullah Gül Üniversitesi Sümer Kampüsü’nde yer alan Bakım ve Onarım Atölyesi’nde gerçekleşecek.
Festivalin küratörü Sevince Bayrak’ın festival teması ile ilgili yazdığı metin şöyle:
YENİDEN ANLATILAN HİKÂYELER
“Hiçbir yapıt boşluğa doğmaz; akan nehre sonradan eklenir.” diyor Nurdan Gürbilek. Akan nehir; sözcükler, imgeler ve binalar, yollar ve köprülerle dolu; yeniden anlatılan hikâyelerde hepsine yer var.
Hikâye, ister imgelerle isterse sözcüklerle anlatılsın, günlük hayatın bir parçası. Sadece bugün, teknolojinin yardımıyla her anı doldururken değil, anlatmak için ilk araçları keşfettiğimizden beri hikâyesiz bir günümüz geçmiyor. Önce başkalarınınkini dinliyor, sonra kendi hikâyelerimizi kuruyoruz. Bizden önce anlatılanlar, farkında olsak da olmasak da, bizim anlatacaklarımızı etkiliyor; hikâyenin kendisi kadar onu kimden dinlediğimiz de önemli oluyor. Olay örgüsüne kimin bakış açısından bakıyoruz? Hangi kahramanların sesi gür çıkıyor, hangilerini hiç duymuyoruz? Hikâyeyi yeniden anlatmak en bilindik efsanelerin, mutlak doğru sanılanların bile başka türlü hayal edilmesinin, yeni kahramanların önünü açıyor. Bugün mitolojiden tarihe, teknolojiden tıbba yıllardır söylenegelen hikâyeler yeniden anlatılıyor, mimarlık da bundan nasibini alıyor. Her seferinde sıfırdan inşa etmek yerine, mevcut olanı dönüştürmek, yapıların yeniden hayat bulmasını sağlamak; kentleri mega projeler yerine küçük ölçekli müdahalelerle iyileştirmek, mimarlığı sadece inşa etmekten ibaret olmayan kolektif bir çaba olarak görmek hiç olmadığı kadar gündemde. Üstelik keyfi bir tercih olarak değil, ekonomik, çevresel ve sosyal krizlerin içiçe geçtiği bir dönemde, bir çıkış noktası olarak hikâyeler başka perspektiflerle ve yöntemlerle yeniden kuruluyor.
Yeniden anlatmanın amacı, zaten bildiğimiz şeyleri tekrar söylemek ya da yepyeni bir şey yaratmak değil. Daha önce duymadığımız ayrıntıları, adını bilmediğimiz kahramanları tanımak, öyle değil de böyle olsaydı diyebilmek, görmediğimiz açılardan çekilmiş fotoğraflara bakmak. Her yapıtın mutlaka katettiği inişli çıkışlı yolları açığa çıkarmak için akan nehiri, içine doğanlarla beraber yeniden anlatmaya ihtiyacımız var.